Haber

Mehmet Emin Aktar: İktidar kazanırsa diktatörlük kalır

Berzan Cihat Aykaç

DİYARBAKIR – 14 Mayıs seçimlerine günler kala partilerin milletvekili adayları da belli oldu. Vekil olarak yarışacak adaylar arasında öne çıkan isimlerden biri de Mehmet Emin Aktar oldu.

1987 yılından itibaren serbest avukatlık yapan Aktar, 1992-2001 yılları arasında Diyarbakır Barosu yönetiminde görev aldı. 2008-2012 yılları arasında Diyarbakır Barosu Başkanlığı görevini yürüten Aktar, meslek hayatı boyunca hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği davalarda kolluk kuvvetlerine müdahil olmuş değerli bir kişi olarak biliniyor.

Aktar, Mezopotamya Vakfı ve DISA gibi farklı sivil toplum kuruluşlarının yönetiminde yer alarak Diyarbakır ve bölge hakkında söz sahibi olmaya devam ediyor. Şimdi Yeşil Sol Parti’nin adayı olarak Diyarbakır’da seçim çalışmalarını yürüten Mehmet Emin Aktar ile seçimi konuştuk.

Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu söyleyen Aktar, “Sistem yeniden kurulacaksa bunda bizim de sözümüz olmalı. Bu Yeşil Sol Parti’nin vaadidir.”

‘YEŞİL SOL PARTİNİN DIŞINDA SEÇENEK YOK’

Diyarbakır Barosu başkanıydınız, sivil toplum kuruluşlarında görev aldınız, tanınmış bir isimsiniz… Neden milletvekili adayı oldunuz?

Bunun aslında kolay bir cevabı var. Milletvekili adayı olma talebi aldım. Yaparsam mutlu olacaklarını söylediler, ben de öyle yaptım. Yıllardır hukuk alanında yürüttüğüm çalışmaları hem meclis düzeyinde hem de siyasi düzeyde yürütmek istiyordum. Tecrübe ve birikimlerimi bu yolda kullanmak istedim. Bu anlayışla bana gelen teklifi kabul ettim.

Neden Yeşil Sol Parti’yi seçtiniz?

Gerçeği söylemek gerekirse Yeşil Sol Parti’den başka seçenek yok. Çünkü Türkiye’de iki blok var; iktidar bloğu ve ona karşı muhalefet… İktidar bloğu totaliter bir rejim uyguluyor. 2017’de referandumla gelen yeni sistemle… Muhalefet bloğu da ‘eskiye döneceğiz’ diyor. Eskiye dönmek isterken yeni bir şey söylemiyor. O bakımdan sistem yeniden yapılacaksa bizim de söz hakkımız olmalı. Yeşil Sol Parti’nin sözü bu.

‘ESAS SORUN KÜRT SORUNU’

İktidar ve muhalefet bloklarından bahsettiniz. Her iki blok da bu seçime kritik önem veriyor. Sizce bu seçimi kritik yapan nedir?

Seçimi kritik kılan şu: İktidar bloğu kazanırsa diktatörlük hakim olacak ve tüm temel haklar yok edilecek. Herhangi bir kırıntı olmayacak. Yani artık yasama faaliyetine gerek kalmayacak. Aslında yargı dediğiniz şey son yıllarda devletin sopası gibi çokça kullanılıyor. Aslında yargılama olmayacak; Talimatlar olacak, iktidar tarafından istenmeyen herkes cezalandırılacak. Bu bakımdan olmak ya da olmamak bir seçimdir. İktidar bu faşist yönetimi sürdürmek ve sürdürmek istiyor. Ancak muhalefet de topluma bir nefes almak istiyor.

Size göre Türkiye’nin en büyük sorunları nelerdir?

Türkiye’nin en büyük ve en temel sorunu -Diyarbakır’dan- hiç şüphesiz Kürt sorunu diyoruz. Ama Türkiye’nin birçok sorunu var. Son zamanlarda en büyük sorunumuz aslında nefes alamamak. Hukuksuzluk meselesi… Hukuk yok. Sonuç olarak toplum nefes alamıyor… Toplum nefes alamadığı ve özgür kalamadığı için kendini geliştiremiyor. Toplumu nefessiz bırakmanın bedelini toplum yoksullukla ödetiyor. Yoksullukla terbiye etmenin, yoksullukla ezmenin bir yolu vardır. Bunlar en değerli konulardır. Yani adalet ve özgürlük içinde yaşamak…

‘YENİ BİR HUKUK SİSTEMİ OLUŞTURMALIYIZ’

Uzun yıllar avukatlık yaptınız. Kariyerinizin ilk yıllarını bugünle karşılaştırdığınızda nasıl bir tablo ortaya çıkıyor?

Mesleğe ilk başladığımda harika bir hali vardı. Sıkıyönetim yeni bitmişti. Tüm inanılmaz durumu yaşadım. Ancak bugün içinde bulunduğumuz koşullar olağanüstü koşullardan beter. O dönemde kırıntı şeklinde de olsa işleyen bir yargı sistemi vardı. Bazı temel haklar açısından, hükümetlerin en azından bazı yükümlülükleri vardı ve bunlara uyuldu. Bugün bunların hiçbiri yok. Temel haklar tamamen çiğneniyor, ayaklar altına alınıyor… Tek bir kanun kırıntısı da yok. Yargı derseniz, yargının işleyişi ve dağılımı anlamında bir yargıdan söz edemeyiz.

Nasıl bir Türkiye hayal ediyorsunuz? Milletvekili seçilirseniz Meclis’te ne gibi çalışmalar yapacaksınız?

Bu ülkede kanunsuzluk bizi boğuyor. Yeni bir hukuk sistemi kurmamız gerekiyor. Meclis’te çoğunluk olmak ve birlikte inşa etmek istiyoruz. Hiç şüphe yok ki yeni bir anayasaya ihtiyaç var. Ancak bu yeni anayasa geriye dönük olursa, yürümez. Yeni bir toplum sözleşmesi inşa edecek bir anayasa, çoğulculuğu inşa edecek bir anayasa, yerinden yönetim inşa edecek bir anayasa, yargıyı bağımsız ve tarafsız davranabilecek şekilde örgütleyecek bir anayasa… … Düşünün, bir kayyum oldu. sekiz yıldır bu şehirde. İrademizin yok sayıldığı, seçilme hakkımızın yok sayıldığı bir ortamda bundan daha hayati bir sorun olamaz.

‘Gerekirse GENEL AF ÇIKARILMALI’

Erdoğan’ın seçimlerden kısa bir süre önce genel af çıkaracağı iddia ediliyor. Kılıçdaroğlu’nun seçildikten sonra affı da gündemine alacağına dair bir inanç vardı toplumda. Sizce genel af çıkarılmalı mı? Kaldırılacaksa kapsamı ne olmalıdır?

Af affına siyasi sıkıntılar açısından bakıyorum. Aslında, siyasi suçlamalarla tutuklanan insanlar için bir af yoktur ve onlar için özgürlükleri söz konusu olabilir. Ancak toplum için böyle bir ihtiyaç varsa af sorunu zaman zaman mutlaka ortaya çıkabilmektedir. Ancak bu toplumda bir alışkanlık ve cezasızlık algısına dönüşecekse buna karşı çıkmak gerekir. Bir insan bir suç işlerse, o hatanın cezasını ödemek zorundadır. Eğer bir kişi bir başkasının canına kıyar, cinsel saldırıda bulunur, çocuğa istismarda bulunur, hırsızlık, dolandırıcılık veya sahtecilik yaparsa cezalandırılmalıdır. Ancak diğer taraftan baktığınız zaman mesela bazı insanlar gösteri yapmaktan, yürüyüş yapmaktan hapisteyse, slogan atmaktan cezaevindeyse, sosyal medyada yazdıklarından cezaevindeyse bunlar insanlar da özgürleştirilmelidir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu